Günümüzde hayatın yoğun temposu, sürekli akan bilgi ve sosyal medya etkisiyle dikkatimiz, düşüncelerimiz sık sık dağılabilir. Ancak çoğu zaman fark etmediğimiz bir gerçek var: Neye bakarsak, neyi düşünürsek, ona daha çok odaklanır ve onu büyütürüz. Bu durum, psikolojide odaklanmanın ve bilişsel süreçlerin nasıl çalıştığını anlamamızla açıklanabilir.
İnsan zihni inanılmaz derecede güçlüdür. Düşüncelerimiz,
duygularımızı ve davranışlarımızı doğrudan etkiler. Örneğin, pozitif düşünceler
pozitif hisler uyandırır, bu da olumlu bir davranışa dönüşebilir. Aynı şekilde,
olumsuz düşünceler, stres ve kaygı gibi olumsuz duyguları tetikler. Zihnimiz
tıpkı bir bahçe gibidir; hangi tohumları ekersek, onlarla karşılaşırız. Eğer
sürekli olumsuz şeylere odaklanırsak, zihnimizde bu olumsuzluklar büyüyecektir.
Bu noktada Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) önemli bir
rehber olabilir. BDT, düşüncelerimizin duygularımız ve davranışlarımız
üzerindeki etkisini vurgular. Danışanların düşüncelerinin farkına varmalarını,
onları sorgulamalarını ve yeniden yapılandırmalarını öğretir. Zihnimizin
otomatik olarak oluşturduğu olumsuz düşünceleri fark edip onları daha gerçekçi
ve olumlu hale getirirsek, hem duygusal hem de davranışsal olarak daha dengeli
bir hayat sürdürebiliriz.
Örneğin, sık sık başarısız olduğumuzu düşündüğümüzde, bu
düşünceyi yeniden ele almak ve şu soruları sormak faydalı olabilir: “Gerçekten
başarısız mıyım?” “Başarı kriterlerim nedir?” “Hangi başarılarımı göz ardı
ediyorum?” Bu tür sorgulamalar, düşünce yapımızı değiştirebilir ve
farkındalığımızı artırarak daha olumlu bir zihin komutu verebiliriz.
Bu söz aslında odaklanmanın ve bilinçli farkındalığın
önemini çok net bir şekilde açıklar. Eğer sürekli endişeye, korkuya ya da
başarısızlığa odaklanırsak, zihnimiz bu düşünceleri büyütür ve hayatımızda daha
çok yer kaplamaya başlar. Ancak, düşüncelerimizi daha olumlu ve yapıcı bir yöne
çevirebilirsek, zihin enerjimizi daha faydalı alanlara yönlendirebiliriz.
Meditasyon ve anda kalma uygulamaları bu konuda oldukça faydalıdır. Gün içinde bir dakikalığına bile olsa nefesinize odaklanmak, o anki düşüncelerinizi fark etmek ve yönlendirmek, zihinsel huzuru sağlamaya yardımcı olabilir. Aynı şekilde, yazmak da düşüncelerimizi dışa vurarak onları yeniden değerlendirme fırsatı sunar. Düşüncelerimizin farkına varmak, olumsuz olanları elemek ve pozitif olanları bilinçli bir şekilde seçmek, zihinsel sağlığımızı doğrudan iyileştirir.
Zihnimize verdiğimiz komutlar çok önemlidir. Kendimizi sürekli eleştirdiğimizde ya da yetersiz olduğumuzu düşündüğümüzde, bu komutlar bizi gerçek dışı olumsuz bir algıya hapseder. Ancak, “Elimden gelenin en iyisini yapıyorum,” “Her gün bir adım daha ilerliyorum,” gibi olumlu düşünceler, hem zihinsel hem de duygusal olarak daha sağlıklı bir duruma geçmemizi sağlar.
Zihnimizi bir bilgisayar olarak düşünürsek, ona hangi komutları verirsek o sonuçları alırız. Negatif komutlar verildiğinde, sonuçlar da genelde negatif olacaktır. Ama pozitif ve destekleyici komutlar, olumlu bir yaşamın kapılarını aralayabilir.
Zihnimizin bir bahçe olduğunu ve her gün bilinçli ya da
bilinçsiz tohumlar ektiğinizi hatırlayın. Hangi düşünceleri büyütmek
istiyorsanız, ona odaklanın. Olumsuz düşünceleri fark edip, onların yerine
pozitif, yapıcı komutlar vermek zihinsel sağlığınızı ve genel yaşam kalitenizi
olumlu yönde etkileyecektir.
Zihninize ne ekmek istiyoruz? Hangi düşüncelerle daha fazla
vakit geçireceksiniz? Bu sorulara vereceğiniz cevap, hayatınızın yönünü
şekillendirecek en güçlü araçlardan biridir.