Ölüm çocuk zihni için soyut bir kavramdır. Çocuklar somut olarak görebildikleri veya kanıtlayabildikleri yapıları anlama eğilimindedir. Yaşa göre değişen anlama evreleri vardır. Bu nedenle çocuklara bir kayıp haberi verirken yaşını göz önünde bulundurmak gerekir.
Erken çocukluk dönemi çocuğun 5 yaşına kadar olduğu evreyi kapsar. Bu dönemde ölüm kavramı çocuk için soyut kalır ve belirsizdir. Çocuklar çevreden duydukları doğrultusunda ölümü anlamaya çalışır. 5 yaş öncesi çocuk ölümü tam olarak kavrayamadığı için ölüm ona korkutucu ya da ciddi gelmeyebilir. Ölümü süreli bir ayrılık olarak düşünebilirler.
Bu dönemde çocuklar ölüm kavramını anlamaya algılamaya başlar ve böylece ölümden korkma ve kaybetme korkusu gözlemlenebilir. Bu evrede kayıp haberi verilirken ölümü başka bir şeye benzetmek çocuğun algı noktalarındaki bozulmalara sebep olabilir. Örneğin ölümü derin bir uykuya benzetmek genellikle kullanılır ancak ölümü derin bir uyku olarak kodlayan çocuk uyumaktan korkabilir ya da ölüm uzun bir yolculuğa benzetildiğinde seyahat etmekten çekinebilir. Bu nedenle bu gibi ifadelerden uzak durulması gerekir.
Bu dönemdeki çocuklarda soyut algılama başladığı için ölüm kavramı netlik kazanma yolundadır. Ölümün bit gerçek olduğunu benimseyebilen çocuklar genellikle çevresinde bir kayıp yaşamıştır. Daha önce ölüm sürecine tanık olmayan çocuk ölümü anlamakta zorluk çekebilir. Bu durumda çocuğa detaylardan kaçınarak ölümle ilgili net bilgi verilmesi önemlidir.
4. Ergenlik dönemi
Ergenlik dönemindeki ölüm algısı yetişkinlik
dönemine kısmen benzer çünkü çocuk ölüm kavramının gerçekliğini benimseyebilmiş
bir soyut düşünceye sahiptir. Kaybedilen kişiye bağlı olarak, ergenlik
dönemindeki çocuklar geleceğe karşı kaygılı ve korkulu olabilir bu gayet
normaldir. Sosyal hayatında ve okul hayatında veya ev yaşantısında aksamalar,
isteksizlikler, duygusal dalgalanmalar görülebilir.